Millet olarak gönül birliğini, kardeşlik hukukunu ve ortak geleceğimizi güçlendirmek amacıyla düzenlenen “Adımız Kardeşlik, Soyadımız Türkiye” temalı toplantıya, Manisa Milletvekilimiz Sayın Murat Baybatur’un davetlisi olarak katılım sağladık. Toplantının amacı; birlik ve beraberliği pekiştirmek, toplumsal barışı güçlendirmek ve tüm siyasi görüşleri, sivil toplum kuruluşlarını, mülkî idare amirlerini ve Şehit–Gazi Ailelerini aynı çatı altında buluşturmaktı.
Bu kıymetli buluşmada ise, Ak Parti eski İl Başkanlarından Sayın Hayrullah Solmaz’ın yapmış olduğu konuşma, toplantı ruhu ile bağdaşmayan nitelikte olmuş ve salondaki pek çok insan nezdinde ciddi soru işaretlerine yol açmıştır.
1. Konuşmanın İçeriği ve Toplumsal Algı
Sayın Solmaz’ın toplum önünde anlattığı “iki köpek hikâyesi”, içerdiği mecazlar bakımından toplantının ruhuna, nezaketine ve amacı olan “kardeşlik” temasına uygun değildir.
Birlik ve beraberlik toplantısında;
Kimlerin “siyah köpek”,
Kimlerin “beyaz köpek”,
Ve “hangisini beslersen o kazanır” iması,
oradaki tüm kesimlere yapılmış üstü kapalı bir göndermeye dönüşmüş; toplumun her kesimini zan altında bırakan, özellikle Şehit ve Gazi aileleri gibi hassas toplulukların onur ve haysiyetini zedeleyebilecek tarzda bir söylem halini almıştır.
Asalet, ne makamda ne mevkide ne de bindiğin arabada değil; karakterde, duruşta, sözün ağırlığında ve muhatabına gösterdiğin saygıda ortaya çıkar.
Siyasi tecrübesi bulunan bir ismin, yüzlerce kişinin bulunduğu bir salonda, insanları dolaylı biçimde “iyi köpek – kötü köpek” benzetmesine maruz bırakması en hafif tabiriyle talihsizliktir.
2. Toplantının Amacına Aykırılık
Bu toplantı:
Kardeşliği büyütme,
Toplumsal güveni pekiştirme,
Türkiye ortak paydasında birleşme amacıyla yapılmışken;
kullanılan bu üslup, konuşmanın muhataplarına açıkça “üstten bakma”, “sınıflandırma”, “ötekileştirme” ve “benzetme yoluyla küçük düşürme” çağrışımı yapmıştır.
Bu tarz söylemler; toplumun huzuruna, birliğine ve etkinliğin ana temasına zarar vermekte; siyasi olgunlukla bağdaşmamaktadır.
3. Hukuki Boyutları
Toplum önünde yapılan konuşmalarda kullanılan mecazlar, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilse de; Türk Ceza Kanunu ve Türk Medeni Kanunu açısından bazı sınırlar vardır:
a) TCK m.125 – Hakaret Suçu
Eğer bir kişi, topluluk içindeki bir grubu dolaylı biçimde aşağılar, küçük düşürür veya onurunu zedeleyici benzetmeler yaparsa bu durum hakaret suçunun dolaylı (ima yoluyla) işlenmesi kapsamında değerlendirilebilir.
Burada:
“Siyah köpek – beyaz köpek”
“Hangisini beslersen o kazanır”
gibi ifadeler, muhatap gruba (STK’lar, siyasi temsilciler veya toplumun belli bir kesimi) yönelik ima niteliğinde olabilir. Mahkemeler, bir sözün hakaret sayılıp sayılmayacağını “ortalama insan algısı” üzerinden değerlendirir.
b) TCK m.216 – Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik
Topluluğu gruplara ayırıcı, taraflaştırıcı ve karşı karşıya getirici sözler eğer toplumsal bir gerilim yaratma potansiyeli taşıyorsa, bu madde kapsamında da tartışılabilir.
c) TCK m.125/3 – Kamu Görevlisine Hakaret
Toplantıda bulunan:
Mülki idare amirleri,
Bürokratlar,
Milletvekilleri,
Şehit Gazi Aileleri,
gibi kesimler, devlet protokolünün bir parçası olduğundan, onlara dolaylı olarak yöneltilen küçük düşürücü sözler ağırlaştırılmış nitelikte sayılabilir.
d) Maddi–Manevi Tazminat (TMK m.24–25)
İnsanları veya toplulukları aşağılayıcı söylemler, kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyabilir.
Bu durumda, ilgili kişi veya kurumlara karşı manevi tazminat talep edilmesi mümkündür.
4. Toplumsal ve Ahlaki Sorumluluk
Bu milletin en büyük ortak paydası kardeşlik, saygı ve adalettir.
Şehit ve Gazi aileleri olarak bizler, toplumun vicdanıyız. Bize düşen:
Birliği bozacak sözlere karşı durmak,
Herkesin onurunu korumak,
Siyaseti nezaketle yürütmeyi hatırlatmak,
Yıpratıcı değil, birleştirici bir dil kullanmaktır.
Bu bağlamda, toplumun tamamını ima eden sözler söylemek kamu sorumluluğuyla bağdaşmaz.
5. Sonuç ve Değerlendirme
Sayın Murat Baybatur’un davet ettiği bu toplantı, kardeşliği büyütmek adına önemli ve değerli bir organizasyondu.
Ancak Sayın Hayrullah Solmaz’ın kullandığı semboller, bu toplantının ruhu ile örtüşmemiş; toplumsal nezakete ve siyasi olgunluğa uygun düşmemiştir.
Özetle:
Söylenen hikâye yanlış yerde, yanlış zamanda, yanlış üslupla kullanılmıştır.
Katılımcıların onurunu zedeleyebilecek imalar taşımaktadır.
Toplantının “kardeşlik ve Türkiye ortak paydası” temasına zarar vermiştir.
Hukuki açıdan tartışmalı, toplumsal açıdan kırıcı bir nitelik taşımaktadır.
Bizler, şehitlerimizin emanetine sahip çıkan bir dernek olarak; toplumun her kesimini ötekileştirmeden, dışlamadan, küçültmeden Türkiye ortak paydasında buluşmayı savunuyoruz.
Allah ülkemizi terör belasından, fitne ve ayrılıktan korusun.
Kardeşliğimizi daim, muhabbetimizi güçlü kılsın.