Asırlık Gelenek Karaoğlanlı’da Sürdürülüyor
Manisa’nın Şehzadeler ilçesine bağlı Karaoğlanlı Mahallesi, her sonbahar farklı bir geleneğe ev sahipliği yapıyor.
Mahallede yaşayan ve yaşları 60 ile 80 arasında değişen 11 çocukluk arkadaşı kadın, annelerinden ve ninelerinden öğrendikleri yufka açma geleneğini 50 yılı aşkın süredir imece usulüyle sürdürüyor.
Geniş bahçesiyle buluşmalar için en uygun alanı sağlayan Şükriye Pekcan’ın evi, her yıl bu zamanlarda hareketli bir üretim alanına dönüşüyor. Kadınlar burada hem kendi aileleri hem de çocukları için kışlık yufkalar hazırlıyor. Odun ateşinde pişen yufkalar, mahalleye taze un kokusuyla gelen bir gelenek haline gelmiş durumda.
“Anne ve Ninelerimizden Gördüğümüz Geleneği Yaşatıyoruz”
Ev sahibi Şükriye Pekcan, 50 yılı aşkın süredir devam eden bu geleneğin kendileri için bir yaşam biçimi olduğunu söyledi.
“Artık bahçem daha müsait olduğu için yıllardır burada toplanıyoruz. Kızlık arkadaşlarım Sevim Eken, Fikriye Sabancı, Ayşen Eken, Fadime Kaplangil, Fatma Borucu, Sebiha İnan, Nebahat Sabancı, Ayşe Altıparmak, Emine İnan ve Ayşe Bayraktar ile bu geleneği sürdürüyoruz. Annelerimizden, ninelerimizden gördük; onlar nasıl yaptıysa biz de aynı şekilde yapıyoruz” dedi.
Pekcan, imece usulünün sadece üretimi değil, dayanışmayı da güçlendirdiğini belirterek, “Birlikte olunca hem kolay oluyor hem de çok keyifli. Bizim için sadece yufka hazırlığı değil, dostluğumuzu tazelediğimiz bir gelenek bu” ifadelerini kullandı.
“Yufka Açarken Yorulanla Yer Değiştiriyoruz”
Katılımcılardan Nebahat Sabancı, hazırlıkların bir gün önceden başladığını anlattı.
“Geceden 25 kilo unla hamurumuzu yoğuruyoruz. Sabah erkenden toplanıyoruz, iş bölümü yapıyoruz. 6–7 kişi aynı anda yufka açıyor, bir kişi odun ateşinde pişiriyor, bir kişi de pişen yufkaları istifliyor. Yorulan olursa kenarda bekleyenle değişiyoruz. Kenarda olanlar da çay, kahve hazırlayıp molalarda ikram ediyor” dedi.
Sabancı, imece usulünün iş paylaşımını kolaylaştırdığını, herkesin bir görev üstlendiğini ve kimsenin yorulmadığını ifade etti.
“Bu işi yalnız yapmak zor, ama birlikte olunca hem daha hızlı ilerliyor hem de daha eğlenceli hale geliyor. Gün sonunda yüzlerce yufka hazır olmuş oluyor” diye konuştu.
“Geleneği Sürdüren Son Nesiliz Sanırım”
Grubun en yaşlısı olan 78 yaşındaki Sebiha İnan, bacak ameliyatı geçirmiş olmasına rağmen geleneğe katılmaktan vazgeçmiyor.
“Anamızdan gördük, biz de aynısını yapıyoruz. Kışlık hazırlıklarımız arasında tarhana, kurutmalık, reçel ve yufka var. Ramazan öncesi yapardık, şimdi havalar çok soğuduğu için erken yapıyoruz. Ben ameliyatlıyım ama oturduğum yerden katkı sunabiliyorum” dedi.
İnan, bu etkinliklerin sadece üretim değil, geçmişle bağ kurma fırsatı olduğunu da dile getirdi:
“Bizim çocukluğumuzda yufka kokusu mahalleye yayılırdı. Şimdi bu kokuyu duyan kalmadı. Belki de bu geleneği sürdüren son nesiliz.”
“Yeni Nesil Bu Geleneği Önemsemiyor”
Yıllardır geleneği sürdüren isimlerden Ayşe Altıparmak, yeni kuşakların bu tür el emeği işlere ilgisiz olduğunu söyledi.
“Ben annemle birlikte yufka açarak büyüdüm. Şimdi de arkadaşlarımla devam ediyorum ama çocuklarımız bu tür işleri pek yapmak istemiyor. Zaman değişti, artık herkes hazır ürünlere yöneliyor. Bizim yufkamızın tadını bilen azaldı” ifadelerini kullandı.
Altıparmak, her yıl geleneksel hazırlıkların mahalleye canlılık kattığını belirterek, “Bizden sonra kim devam eder bilmiyoruz ama elimizden geldiğince sürdüreceğiz. Bahçede bir araya gelmek, çocukluk günlerimizi hatırlatıyor. Bazen eski şarkılar söylüyoruz, bazen kahkahalar atıyoruz. Bu birlikteliğin yerini hiçbir şey tutamaz” dedi.
İmece Kültürü: Anadolu’da Kadın Dayanışmasının Simgesi
Uzmanlara göre imece usulü, Anadolu’da yüzyıllardır süren yardımlaşma geleneğinin bir parçası. Özellikle kırsal bölgelerde kadınların bir araya gelerek tarhana, salça, reçel, erişte ve yufka hazırlaması, toplumsal dayanışmanın önemli bir göstergesi olarak görülüyor.
Manisa’nın Karaoğlanlı Mahallesi’nde sürdürülen bu etkinlik, hem kültürel bir mirasın korunmasına hem de kadınların sosyal bağlarını güçlendirmesine katkı sağlıyor.
Yerel kültür araştırmacıları, bu tür geleneklerin kayıt altına alınmasının, ilerleyen yıllarda kaybolmaması için büyük önem taşıdığını vurguluyor.
Kışa Hazırlık Yufkadan Başlıyor
Mahalledeki kadınlar için yufka açmak, yalnızca bir mutfak hazırlığı değil, aynı zamanda kışın bereketi için yapılan bir ritüel olarak görülüyor.
Hazırlanan yufkalar, bez torbalarda saklanıyor; kış boyunca kahvaltılarda, böreklerde ve köy sofralarında kullanılıyor.
Kadınlar, her yıl sonbaharda aynı tarihlerde bir araya geliyor. Buluşmanın sonunda ise bahçede hep birlikte yufka, peynir ve çay eşliğinde öğle yemeği yeniyor. Günün sonunda herkes kendi payına düşen yufkaları evine götürüyor.
“Birlikte Olunca İş de Kolaylaşıyor”
Katılımcılardan Fadime Kaplangil, etkinliğin sosyal yönüne dikkat çekti:
“Yıllardır aynı ekiple birlikte çalışıyoruz. Bazen torunlarımız da gelip yardım ediyor. Eskisi kadar ilgi olmasa da biz yine yapıyoruz. Birlikte olunca iş de kolaylaşıyor. Herkes bir ucundan tutuyor, gün nasıl geçiyor anlamıyoruz.”
Kaplangil, bu geleneğin yalnızca üretim değil, toplumsal paylaşım anlamına geldiğini vurguladı:
“İmece usulü sayesinde herkes bir arada, kimse yalnız değil. Bu da bizim için en değerli şey.”
Kültürel Miras Olarak Tescil Edilebilir
Yerel kültür yetkilileri, Karaoğlanlı’daki bu yufka geleneğinin somut olmayan kültürel miras olarak tescillenebileceğini belirtiyor.
Bu tür toplumsal dayanışma örneklerinin belgelenmesi, hem gelecek kuşaklara aktarım açısından hem de yerel turizme katkı açısından önemli görülüyor.
Kadınların doğal ortamda, geleneksel yöntemlerle sürdürdüğü bu etkinlik, Manisa’da kırsal kültürün canlılığını gösteren örneklerden biri olarak öne çıkıyor.
Bir Bahçede Yaşayan 50 Yıllık Dayanışma
Manisa’nın Şehzadeler ilçesinde 11 kadın tarafından sürdürülen bu yufka açma geleneği, Anadolu’nun imece kültürünü yaşatmaya devam ediyor.
Her yıl aynı bahçede buluşan kadınlar, sadece un ve suyu yoğurmakla kalmıyor; geçmişin ruhunu, dostluğun sıcaklığını ve dayanışmanın gücünü de yoğuruyor.
Bu gelenek, modern yaşamın hızına karşı direnen bir toplumsal hafıza olarak varlığını sürdürüyor. Kadınlar ise her yıl aynı cümleyi tekrarlıyor:
“Biz yaşadıkça bu yufkalar pişmeye devam edecek.”