IMF, Türkiye Ekonomisine İlişkin Beklentilerini Güncelledi

Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel ekonomiye yönelik yayımladığı son Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye ekonomisine ilişkin öngörülerini revize etti. Raporda, ekonomik büyüme tahminlerinin yukarı yönlü güncellendiği, enflasyon ve işsizlik oranlarına dair projeksiyonların ise korunduğu belirtildi.

IMF’nin değerlendirmesine göre Türkiye, 2025 yılında %3,5 oranında büyüme kaydedecek. Bu oran, önceki tahminde belirtilen %3 seviyesinin üzerinde gerçekleşti. 2026 yılı için öngörülen büyüme oranı da %3,7 olarak belirlendi.

Yeni Tahminler, Ekonomik Dayanıklılığın Sinyali Olarak Görülüyor

Rapor, Türkiye ekonomisinin küresel zorluklara rağmen üretim ve ihracat kanallarında güçlü performans gösterdiğine dikkat çekiyor. Özellikle sanayi üretimi, istihdam ve ihracat gelirlerinde gözlenen toparlanmanın büyüme tahminlerini olumlu etkilediği değerlendiriliyor.

IMF’nin verilerine göre, iç talepteki dengelenme ve ihracat pazarlarındaki çeşitlenme, 2025-2026 döneminde ekonomik büyümeye katkı sağlayacak temel faktörler arasında yer alıyor. Ayrıca, makroekonomik istikrarı korumaya yönelik uygulanan sıkı para politikasının enflasyon beklentilerinde iyileşmeye neden olduğu ifade ediliyor.

Gençlere Büyük Destek Evlenecek Çiftlere Yüzde 40 İndirim
Gençlere Büyük Destek Evlenecek Çiftlere Yüzde 40 İndirim
İçeriği Görüntüle

Enflasyon ve İşsizlik Beklentileri

Raporda, Türkiye ekonomisi için 2025 yılı ortalama enflasyon oranı tahmini %34,9, 2026 yılı için ise %24,7 olarak açıklandı. IMF, para politikasındaki sıkı duruşun sürdürülmesi halinde fiyat istikrarında kademeli bir iyileşme öngörüyor.

İşsizlik oranı tahmini ise 2025 ve 2026 yılları için %8,3 seviyesinde sabit tutuldu. Bu durum, büyüme ivmesinin istihdam piyasasına dengeli bir şekilde yansıdığına işaret ediyor.

Küresel Ekonomik Görünüm ve Türkiye’nin Konumu

IMF raporunda, küresel ekonominin 2025 yılında %3,0, 2026 yılında ise %3,1 oranında büyüyeceği öngörüldü. Rapora göre dünya genelinde enflasyonist baskılar azalmaya başlasa da, finansal istikrar riskleri halen devam ediyor.

Türkiye’nin, bölgesel ticaret akışlarındaki stratejik konumu ve üretim kapasitesindeki artış sayesinde, küresel büyüme ortalamasının üzerinde bir performans sergileyeceği belirtildi.

Enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ve dış ticaret dengesi, Türkiye’nin ekonomik görünümünü etkileyecek başlıca faktörler arasında sayıldı.

Yapısal Reformlara Vurgu

IMF, Türkiye ekonomisinin uzun vadeli büyümesini sürdürebilmesi için yapısal reformların önemine dikkat çekti. Raporda, üretim verimliliğinin artırılması, dış ticaret açığının azaltılması ve kamu maliyesinin güçlendirilmesi gerektiği vurgulandı.

Ayrıca, sürdürülebilir büyüme için yatırım ortamının iyileştirilmesi, dijital dönüşümün hızlandırılması ve yeşil enerji yatırımlarının desteklenmesi önerildi.

Para Politikası ve Fiyat İstikrarı

Raporda, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın uyguladığı sıkı para politikasının, enflasyonu kontrol altına almak açısından etkili olduğu değerlendirildi. Para politikasındaki kararlılığın, uzun vadede fiyat istikrarını sağlamak için kritik önemde olduğu ifade edildi.

IMF, finansal piyasalardaki güvenin korunmasının, döviz kurlarında istikrarı destekleyeceğini ve yatırımcı ilgisini artıracağını belirtti.

Dış Ticaret ve Yatırım Beklentileri

Rapor, Türkiye’nin ihracat kapasitesindeki artışa ve yeni yatırım alanlarına da değindi. Özellikle otomotiv, yenilenebilir enerji ve savunma sanayi sektörlerindeki büyümenin, ekonomik çeşitliliğe katkı sağladığı vurgulandı.

Yabancı sermaye girişlerinin 2025’te kademeli olarak artması bekleniyor. Bu durum, hem üretim hacmini hem de istihdamı destekleyecek önemli bir unsur olarak görülüyor.

Revizyon Türkiye İçin Olumlu Sinyal Veriyor

IMF’nin Türkiye’ye yönelik büyüme tahminlerini yükseltmesi, uluslararası piyasalarda ülke ekonomisine duyulan güvenin güçlendiğini gösteriyor. Rapordaki veriler, Türkiye’nin 2025 ve 2026 döneminde istikrarlı bir büyüme sürecine gireceğine işaret ediyor.

Bu revizyon, Türkiye’nin makroekonomik politikalarının etkili sonuçlar verdiğini, küresel ekonomideki dalgalanmalara rağmen istikrarını koruma potansiyelinin yüksek olduğunu ortaya koyuyor.