Türkiye’nin BM Genel Kurulu ve ABD Temasları

Eski Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Kasapoğlu, 21-25 Eylül tarihlerinde New York ve Washington hattında gerçekleştirilen diplomasi programlarını değerlendirdi. Kasapoğlu’nun makalesine göre, bu temaslar yalnızca protokollere dayanmayan, somut sonuç hedefleyen çok katmanlı bir diplomasi sürecini içeriyordu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda vicdani ve hukuki bir bakış açısıyla konuşmalar yaptı, Gazze’deki insani felaketi ve çözüm yollarını gündeme taşıdı.

Gazze’de Çözümsüzlüğe Karşı Türkiye’nin Yaklaşımı

Kasapoğlu, Erdoğan’ın konuşmasında Gazze’deki insani durumun iki yıl boyunca devam eden krizle ilişkili olarak ele alındığını belirtti. Ateşkesin tesisi, insani yardımlara kesintisiz erişim ve insan hakları ihlallerine karşı caydırıcı mekanizmalar çağrısı yapıldığı ifade edildi. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan kalıcı barış sağlanamayacağı vurgulandı. Türkiye, hem vicdani hem de hukuki bir hattı sahada temsil ederek bu sürecin gereğini yerine getirdi.

Türkiye-ABD Ekonomi ve Yatırım Diplomasisi

Kasapoğlu, Washington’da gerçekleşen görüşmelerin Türkiye’nin ekonomik ve yatırım stratejilerini güçlendirdiğini ifade etti. Türk-Amerikan toplumunun aktif katılımıyla Rockefeller Center’daki TASC buluşması ve Türkevi’ndeki yuvarlak masa toplantıları dikkat çekti. Erdoğan’ın çok uluslu şirketlerin CEO’ları ile yaptığı görüşmeler, Türkiye’nin bölgesel yatırım üssü olma hedefini destekledi. Orta Vadeli Program hedefleri, yeşil ve dijital dönüşüm adımları, lojistik kapasite ve tedarik zinciri avantajları yatırımcıya güven veren bir çerçevede sunuldu.

Savunma ve Enerji İş Birlikleri

Beyaz Saray’daki görüşmelerde savunma tedariki, sivil havacılık iş birlikleri, enerji güvenliği ve yeni yatırımlar ele alındı. Bu başlıklar, ikili ticaretin ötesinde NATO içinde yük paylaşımını rasyonelleştiren ve bölgesel caydırıcılığı artıran stratejik unsurlar olarak değerlendirildi. Türkiye’nin dış politikadaki bütüncül tavrı, diplomasi trafiği boyunca sürdürülen ekonomik ve savunma iş birlikleri ile somutlaştırıldı.

BM Sistemi ve Hukukun Gücü

Kasapoğlu, Erdoğan’ın BM kürsüsünde yaptığı “Dünya beşten büyüktür” vurgusuna dikkat çekti. Bu söylem, sistemin açmazlarını ifade eden ve çifte standartları eleştiren somut bir mesaj olarak öne çıktı. Türkiye, hukuku işletmeye ve insani erişimi güvence altına almaya odaklanırken, küresel belirsizlikler çağında yön veren bir aktör olarak ön plana çıktı. Gazze meselesinden ABD ile ikili ekonomik ilişkilere kadar tüm süreç, aynı diplomatik resmin parçaları olarak değerlendirildi.

Aziz İhsan Aktaş’ın tüm şirketlerine kayyum atandı
Aziz İhsan Aktaş’ın tüm şirketlerine kayyum atandı
İçeriği Görüntüle

Sürdürülebilir Diplomasi ve Somut Hedefler

Kasapoğlu, Türkiye’nin diplomaside sadece tepki veren değil, çözüm öneren bir aktör olduğunu vurguladı. Yatırımlar, ekonomik kalkınma, savunma ve enerji iş birlikleri, uluslararası hukuk ve insan hakları başlıklarıyla birleşerek sürdürülebilir ve yenilikçi bir diplomasi anlayışını ortaya koydu. Bu yaklaşım, Türkiye’nin stratejik kapasitesini hem vicdan hem de akıl temelli olarak gösterdi.

Sonuç olarak, Kasapoğlu’nun makalesine göre Türkiye’nin BM ve ABD hattında yürüttüğü diplomasi, Gazze’de adaletin sağlanması, BM’de adil temsilin tesis edilmesi ve Türkiye-ABD ilişkilerinin güçlendirilmesi gibi somut hedefleri içeriyor. Bu süreç, uluslararası iş birliği, ekonomik yatırım ve bölgesel istikrarın aynı çerçevede ele alındığı bütüncül bir diplomasi modelini temsil ediyor.