Antalya’da 1,5 yıldır kayıp olan 26 yaşındaki Muhammet Akan’ın ailesi, oğullarına bir türlü ulaşamayınca büyük bir çaresizlik yaşıyor. Ailenin aktardığına göre, Akan ile en son bir televizyon programında telefon bağlantısıyla görüşüldü; o günden sonra kendisinden haber alınamadı. Gözyaşları içinde konuşan anne Emine Akan ve baba İsmail Akan, savcılık ve emniyetten yardım talep ederek oğullarının bulunmasını istiyor.
Olayın geçmişine bakıldığında, yaklaşık iki buçuk yıl önce Adana Reşatbey Mahallesi’nde arkadaşı A.B. (28) ile birlikte bir giyim mağazası açan Muhammet Akan’ın işlerin kötü gitmesi üzerine finansal sıkıntı yaşadığı, iddialara göre arkadaşının tefeciden para aldığı ve Akan’ın da borçlardan dolayı baskı gördüğü öne sürülüyor. Ailenin iddiasına göre, borçlarını ödeyemeyen genç tehditler alıyordu; bu sıkıntılı dönemin ardından bir gün ortadan kayboldu.
Kayıp başvuruları ve aile çağrısı
Akan ailesi, oğullarının kaybolmasının ardından hem Adana hem de Antalya başta olmak üzere birçok ile kayıp başvurusunda bulundu. Aile fertleri, yetkililerle yaptıkları görüşmelerde somut bir sonuca ulaşamadıklarını belirtti. Anne Emine Akan, oğlunun sesini en son medyada yapıldığı yayın sonrası duyduklarını, ardından birkaç ay telefonla görüştüklerini fakat son 1,5 yıldır hiçbir arama veya mesaj almadıklarını anlattı:“Bir anne olarak sesini duymak istiyorum, oğlumu istiyorum. Borcu varsa biz öderiz, arkasındayız. Bir telefon açsın, ‘anne ben iyiyim’ desin. Gelmek istemiyorsa gelmesin, yeter ki bir sesini duyayım. Ölü olsa da haberim olsun, mezarını göreyim bari.” Baba İsmail Akan ise kaybolduğu gün evlerine alacaklıların geldiğini ve o günden sonra oğullarına ulaşılamadığını söyledi. Baba, “Ben hep onun borçlarını kapattım. Kimse ulaşamıyor, ne oldu bu çocuğa? Bir buçuk senedir bir mesaj bile atmadı. Artık diyorum ki acaba onu öldürüp bir ormana mı attılar” diye konuştu.
İddialar: Borç, tehdit ve kayboluş
Ailenin anlattıklarına göre, Akan ve ortağı açtıkları mağazada sıkıntı yaşayınca finansal baskılar ortaya çıktı. İddialara göre ortak A.B.’nin dışarıdan borçlanması ve bu borçların Muhammet Akan’ın üzerine kalması aileyi ve genç iş insanını zor durumda bıraktı. Ailenin savunduğu nokta, oğullarının borçları nedeniyle tehdit edilmiş olabileceği ve bu baskılardan kaçmak amacıyla ortadan kaybolmuş olabileceği yönünde.
Anne Emine Akan, televizyon programındaki son görüşmede oğlunun “Evden kaçmadım, borcum var onun için kaçtım” dediğini hatırlatarak, bir süre sonra iletişimin tamamen koptuğunu belirtti. Aile, bu belirsizlik yüzünden ciddi psikolojik ve maddi zorluk yaşadıklarını ifade ediyor.
Ailenin talepleri ve resmi mercilere çağrı
Akan ailesi, savcılık ve emniyet birimlerinden, kayıp gencin bulunması için daha etkin bir çalışma talep ediyor. Baba İsmail Akan, yetkililerden oğullarının akıbetini açıklıkla ortaya koymalarını isteyerek şunları söyledi: “Uyuyamıyoruz, hastalandık. Savcılarımızdan, emniyetten rica ediyorum, bu çocuğu bulsunlar. Suçu varsa cezasını çeksin.”
Aile, ayrıca sosyal medyada ve yerel medyada yaptığı çağrılarla halktan da yardım talep ediyor; eğer Muhammet canlıysa bir telefon ya da mesajla ses vermesini, eğer başına bir şey geldiyse en azından yerinin bildirilmesini istiyorlar.
Yetkili kurumların rolü ve soruşturmanın seyri
Kayıp vakalarında emniyet ve savcılık süreçleri kritik önem taşıyor. Kayıp başvuruları alınmasının ardından emniyet birimleri, telefon kayıtları, banka hareketleri, güvenlik kamerası görüntüleri ve tanık ifadeleri üzerinden delil toplama çalışmaları yürütüyor. Aile, bu soruşturma sürecinin hızlandırılmasını ve genişletilmesini talep ettiğini belirtti.
Akan ailesinin başvuruları ve talepleri doğrultusunda emniyet yetkililerinin ve savcılığın yürüttüğü soruşturmanın ayrıntıları kamuoyuyla paylaşılmamış olsa da aile, daha somut ve görünür adımlar atılmasını istiyor. Kayıp vakalarında delillerin zamanında toplanması, tanıkların yeniden dinlenmesi ve geniş coğrafi alanda arama çalışmaları önem taşıyor.
Toplumsal boyut: Kayıp vakalarının ailelere etkisi
Kayıp bir yakının belirsizliği, aileler üzerinde derin psikolojik travmalara yol açıyor. Bu vakada olduğu gibi “bilmemek” duygusu, günlük yaşamı felç edebiliyor; aileler uyuyamıyor, işlerini sürdüremiyor ve psikolojik destek gereksinimi artıyor. Emine ve İsmail Akan’ın ifadeleri, bir ebeveynin tek isteğinin evladının sağlıklı olduğunu duymak olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Toplumsal açıdan da kayıp vakaları, çevre güvenliği, organize suç şüpheleri veya ekonomik baskıların yol açtığı sonuçlar açısından değerlendirilmesi gereken karmaşık olaylar. Yerel yetkililer ve sivil toplum kuruluşları, benzer mağduriyetlerin önlenmesi için bilinçlendirme, gençlerin ekonomik zorluklara karşı korunması ve risklerin azaltılması yönünde çalışmalar yapabiliyor.
Ailenin çağrısı: “Bir telefon yeter”
Akan ailesi, son olarak kamuoyuna seslenerek oğullarına ulaşabilecek herkesi göreve çağırdı. Ailenin net talebi basit: “Bir telefon açsın, ‘anne ben iyiyim’ desin.” Bu cümle, ailenin yaşadığı belirsizliğin ve endişenin kısa ve etkileyici bir özeti olarak öne çıkıyor.
Aile yetkilileriyle ve hukukçularla iletişim halinde soruşturmanın yakından takip edildiğini, gerekli hukuki başvuruların yapıldığı ve eksik kalması halinde tekrar çağrıların iletileceğini belirtiyor.